Kris Goldsmith, ABD ordusunda bir askerdir. Irak’a döndüğünde, önceden yaşamış olduğu şeylerle başa çıkamadığının farkına varır. Bağdat’taki görevi, Iraklıların cesetlerini fotoğraflamak ve sınıflandırmaktır, ancak toplu mezar dehşetiyle yüzleşince içinde bir şeyler kopar. Rüyalarında kâbuslar ve sürekli geriye dönüşler yaşamaya başlar. Evine gidince Post-Travmatik Stres Bozukluğu’ndan muzdariptir ancak hiç kimse onun çaresizliğini tam olarak kavrayamaz. Doktorlar şiddetli depresyon tanısı koymakta, ancak ordu terhis edilme talebine rağmen onun Irak’a geri dönmesini emretmektedir. Memorial Günü töreninde, Kris intihara teşebbüs eder. Onun hikâyesi açık seçik bir hikâyedir. Askerleri savaşa göndermeye hazır olan, ancak geri dönenlerin travmalarıyla ilgilenmek istemeyen Amerika Birleşik Devletleri’nin kınanmasıdır. Kris Goldsmith, Kongre önünde tanıklıkta bulunmuştur ve intihara teşebbüs etmiş olması nedeniyle kendisine onurlu terhis vermeyi reddeden askeri yönetime karşı halen mücadele vermektedir.